Atomlardan galaksilere kadar bütün kâinat, âdeta bir kitap gibi, her cümlesi, her satırı, her kelimesi ve her harfiyle Allah'ın varlığını, birliğini göstermektedir. Varın ispatı kolay, yokun ispatı ise imkânsızdır. Dolayısiyle Allah’ın varlığının sayısız delilleri vardır ve olmamasının ise bir delili dahi olamaz. Bir binanın 10 kapısı olsa ve bunlardan biri kapalı olsa, kimse o binaya girilemeyeceğini söyleyemez. İşte inkarcı ve ateist kişi, açık olan 9 kapıyı görmez, kafasını sadece o kapalı zannettiği kapıya takar.
Allahü teâlânın varlığının sayısız delili vardır. Bunlardan sadece birkaç tanesini burada zikrediyoruz:
İmkân (eşit olasılık) Delili: Kâinat ve içinde bulunan her varlığın olması ile olmaması eşittir. Şu an ben varım, fakat yok da olabilirdim. O zaman benim var olmamı yok kalmama tercih eden biri vardır ki, O da Allahü teâlâdır.
Hudus (sonradan olma) delili: Etrafımızda gördüğümüz her şey değişmektedir. Değişen herşey ilmen sâbittir ki sonradan yaratılmıştır. O zaman dünya ve içindeki herşey de sürekli değiştiği için sonradan yaratılmıştır. Her yaratılmışın da bir yaratanı olması gerekir ki O da Allahü teâlâdır.
Tükeniş delili: Kâinatın durmadan genişlemesi, maddenin termodinamik kanununa göre sürekli yokluğa doğru kayması, güneşin süratle tükenişe doğru yol alması gibi hadiseler, bilimsel olarak bu kâinatın bir başlangıcının olduğunu gösterir. Her başlangıcın da bir fâili vardır ki, O da Allahü teâlâdır.
San’at delili: Kâinatta atomdan insana, hücreden galaksilere kadar bütün mevcudatta, ince ve baş döndürücü bir sanat göze çarpmaktadır. Her sanatın da bir sanatkârı olması lazımdır ki, O da Allahü teâlâdır.
Devrin imkânsızlığı delili: Devir: Varlıkların dönüp dolaşıp birbirini meydana getirdiği şeklindeki bâtıl iddiadır. Devrin imkânsızlığını şu misalle açıklayabiliriz. “Yumurtayı kim yaptı?” diye sorulduğunda, “tavuk” diye cevap veriliyor. Peki tavuğu kim yaptı diye sorulduğunda “onu da yumurta yaptı,” deniliyor. Buna göre, tavuğu devreden çıkardığınızda yumurta yumurtayı yapmış oluyor. Bu ise bir şeyin kendi kendini yapması demek olur ki, imkânsızdır. Dolayısiyle ilk tavuğu yaratan bir yaratıcı olması gerekir ki, O da Allahü teâlâdır.
Teselsülün imkânsızlığı delili: Teselsül: Varlıkların sonsuza kadar zincirleme olarak birbirini meydana getirdiği şeklindeki bâtıl iddiadır. Teselsülün imkânsızlığını şu misalle açıklayabiliriz. “Seni kim yaptı?” denildiğinde, “babam yaptı,” deniliyor. “Babanı kim yaptı,” denildiğinde, “onun babası” deniliyor. Böylece bir silsile hâlinde uzayıp gidiyor. İnsan ezelî olmadığına göre, bu iş sonsuza kadar gidemez; bir yerde durması gerekir. İşte o noktada, bir yaratıcının varlığını kabul etmek lazımdır ki, O da Allahü teâlâdır.
Hikmet ve gaye delili: Her varlıkta bir hikmet, bir gaye, bir maksat, bir mana ve bir fayda göze çarpmaktadır. Maddede, bu hikmet ve gayeleri takip eden şuur ve idrak yoktur. Öyle ise, madde ve eşyadaki bu gaye ve hikmeti takip eden biri vardır ki, O da Allahü teâlâdır.
Yardımlaşma delili: Kâinatta; yağmurun toprağı sulaması, toprağın bitkileri yeşertmesi, güneşin dünyayı aydınlatması ve ısıtması, havanın kanı temizlemesi ve buna benzer binlerce yardımlaşma örneği vardır. Yardımlaşmayı yapan taraflar, şuursuz oldukları için bu işi kendiliklerinden icra edemezler. O zaman bunu bilerek icra eden biri vardır ki, O da Allahü teâlâdır.
Temizlik delili: Toprağı temizleyen bakteriler, böcekler, karıncalar ve nice yırtıcı kuşlar; rüzgar, yağmur ve kar; denizlerde buzullar ve balıklar; gezegenimizde atmosfer, uzayda kara delikler; bünyemizde kanımızı temizleyen oksijen. Temizlikçiler şuursuz oldukları için bu temizliği kendiliklerinden icra edemezler. O zaman bu temizliği bilerek yaptıran biri vardır ki, O da Allahü teâlâdır.
Simalar delili: Hiçbir insanın siması, tam olarak başka bir insanın simasının aynısı değildir, mutlaka farklı yanları vardır. Böylece şu anda olan, ölüp giden ve bundan sonra dünyaya gelecek olan milyarlarca insan simasının kendiliğinden farklı olması mümkün değildir. O zaman bunların böyle olmasını irade eden mutlak kudret sahibi birinin olmas lazımdır ki, O da Allahü teâlâdır.
Kemal ve sonsuzluk delili: Şöyle ki: İnsanın noksan bir varlık olmasına rağmen, sonsuzluk fikrini taşıması; kemal sıfatlarına sahip, sonsuz bir varlığın vücudunu göstermektedir. O da bütün kemal sıfatlarıyla muttasıf olan Allahü teâlâdır.
Tarih delili: Tarih şahittir ki, insanoğlu her zaman ve her devirde Yaratıcıya inanmıştır. Cinsleri, devirleri ve memleketleri ayrı, birbirini tanımayan milletlerde görülen bu mutlak inanç birliği; Allah inancının doğal ve doğru olduğunu isbat etmektedir.
Fıtrat delili: Allahü teâlâya inanma ve O'na ibadet etme insanın yaradılışında (doğasında) bulunan beşerî bir ihtiyaçtır. İnsanoğlu, inanmadan duramaz. Allah'ı inkâra yeltenenler bile, başları sıkıştığı zaman otomatik olarak Allah'a yönelmek ve O'ndan yardım dilemek zorunda kalıyorlar. Fıtrat yalan söylemeyeceği için, bu hissi insana veren birinin olması gerekir ki, O da Allahü teâlâdır.
Modern bilim delili: Modern bilim, evrendeki düzenin ele alınarak incelenmesinden doğmuştur. Bilimin kaynağı olan tabiattaki kanunlar tesadüfî olsaydı, meselâ: Güneş ve ay'ın doğuş ve batışları düzenli olmasaydı, bunlar hakkında yapılan bilmsel araştırmalar sağlıksız ve sonuçsuz kalacak ve bilimden sözetmek mümkün olmayacaktı. Şu iki örneği inceleyelim: Ortalama sıcaklığı 6.000 santigrad derece olan güneş, canlıların tam yararlanabileceği mesafededir. Şayet güneşin yaklaşması veya uzaklaşması ile dünyanın sıcaklığı 50 derece artsa veya eksilseydi, bütün canlılar yanarak ya da donarak ölürdü. Dünya, uzaydan gelen ışınlara ve meteor taşlarına karşı üçlü bir sistemle korunmaktadır. Bu sistem olmasaydı, uzaydan gelen kozmik ışınlar ve meteor taşları yeryüzündeki hayatı söndürürdü. Bu üçlü koruma sistem şöyledir: 1) Yarı çapı 100.000 km. olan manyetik koruyucu alan. 2) Atmosferin üstünde bulunan ozon tabakası. 3) Kalın atmosfer tabakası.
O halde evrendeki bu muazzam ahenk ve düzenin bir fâili olması gerekir ki, O da; atomdan yıldıza, hücreden insana kadar herşeye hükmeden ve onu ayakta tutan Allahü teâlâdır.
Kur’an delili: Kur’an-ı kerim’in Allah’ın kelamı olduğunu ispat eden sayısız delil vardır. Bu deliller, aynı zamanda Allahü teâlânın varlığının delilleridir.
Peygamber delili: Son peygamber Muhammed aleyhisselamın gerçekten Allah’ın son elçisi olduğunu isbat eden yüzlerce delil vardır. Bu deliller, aynı zamanda Allahü teâlânın varlığının delilleridir.
İslam delili: İslamın Allah’ın tek hak dini olduğunu gösteren binlerce delil vardır. Bu deliller, aynı zamanda Allahü teâlânın varlığının delilleridir. (Mehmet Can)