timberland outlet polos lacoste mbt baratos nike roshe run ghd outlet hollister madrid nike outlet nike huarache joyas pandora Gafas ray ban ray ban baratas ralph lauren espa?a gafas oakley nike sb baratas new balance baratas nike free baratas boligrafos montblanc air jordan ireland new balance ireland

timberland outlet polos lacoste mbt baratos nike roshe run ghd outlet hollister madrid nike outlet nike huarache joyas pandora Gafas ray ban ray ban baratas ralph lauren espa?a gafas oakley nike sb baratas new balance baratas nike free baratas boligrafos montblanc air jordan ireland new balance ireland

19 Nisan 2024 Cuma
23:49
Kültür-Sanat   Önceki Haber     |     Sonraki Haber       |      ANA SAYFA
Hızlı Yazdır! Hızlı Yazdır        
Yazı boyutunu:    

Tarih/Saat: 29 Eylül 2015 Salı, 12:18:27

Bir Öğretmende Bulunması Gereken 9 Temel Vasıf

Bir eğitimcide bulunması gereken temel vasıfların neler olması gerektiğini Osman Nuri Topbaş Hocaefendi şöyle sıralıyor…

Eğitim, insan yetiştirme sanatıdır. Bu sanatı lâyıkıyla icrâ eden en büyük sanatkârlar da, hiç şüphesiz ki peygamberlerdir. Bu sebeple gerçek bir eğitim hizmeti, aslâ sıradan ve alelâde bir meslek değil, bilâkis, âdeta “peygamber mesleği” sayılabilecek kadar kıymetli ve ulvî bir hizmettir.

“Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi de pek güzel yaptı.” (SüyûtîI, 12) buyuran Rasûlullah –sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz, hiç şüphesiz insanlığın görebileceği en mükemmel ve cihanşümûl bir tâlim ve terbiye (eğitim-öğretim) sistemi ortaya koymuştur. Bu sistem; hem rûhu, hem de aklı, yükselebileceği en son noktaya ulaştırmıştır. Bu sebeple, bir eğitimcide bulunması gereken temel vasıfları îzah etmek için, Peygamber Efendimiz’in eğitimcilik yönünün belli başlı husûsiyetlerini ifâde etmek kâfîdir:

  1. Örnek Bir Şahsiyet Tevzî Etmek:

İnsan, şahsiyete hayrandır. Toplumlar dâimâ, örnek alabilecekleri şahsiyetleri ararlar. Kötü karakterli insanlar bile, şahsiyetli insanlara meftûn olurlar.

Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem-, daha risâlet vazifesine başlamadan önce yüksek şahsiyetiyle kendisini herkese sevdirmiş, halk ona; “Sen el-Emîn ve es-Sâdık’sın!” demek mecbûriyetinde kalmıştır. Herkes O’nun karakter ve şahsiyetini hayranlıkla tasdik ve tescil etmiştir. Yani bütün Mekke halkı; Peygamber Efendimiz’in ahlâkını, doğruluğunu, sadâkatini tasdik hâlindeydi. Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem-, tebliğ hizmetine, böyle bir kimlik tescilinden sonra başladı.

Demek ki bir eğitimcide bulunması gereken en mühim vasıf; her şeyden önce îtimâda lâyık bir şahsiyet sahibi olmaktır.

  1. Gönlü, Muhabbet Pınarı Eylemek:

Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem– ashâbına hiçbir zaman dünyevî refah, mal-mülk, makam-mevkî vaad etmemiştir. Onun ümmetine ikram edebileceği en büyük hazinesi, gönlündeki engin muhabbeti olmuştur. O, etrafına dâimâ muhabbet tevzî etmiştir.

İtaati kolaylaştıran muhabbet, alâka ve ünsiyeti de beraberinde getirir. İnsan neye alâka duyarsa, onunla ünsiyet eder, onu öğrenir, onu anlatır, onunla olur. Neticede bir aynîleşme gerçekleşir.

Bu sebeple eğitimde muvaffakıyet için, muhabbet sermâyesini güzel kullanmayı bilmek elzemdir. Bu da sevmek ve sevdirmekle olur. Talebe hocayı severse, dersi de sever. Eğitimci talebesini severse, onlara daha tesirli bir tâlim ve terbiyede bulunur. Zira muhabbet dolu bir gönülden gelmeyen ifâdeler, gönüllerde müsbet bir karşılık bulamaz.

Dolayısıyla, bir eğitimci de, sadece bilgi veren değil, talebenin gönül dünyasına muhabbet ve samîmiyet tohumları eken, ilgi uyandıran, ufuk açan, fıtrata, dikkate, akl-ı selîme, îmâna çağıran, usûl-erkân öğreten bir rehber olmalıdır.

  1. Yaratılanlara Dâimâ Şefkat Nazarıyla Bakmak:

İnsan eğitimi, müşfik gönüllerin işidir. Şefkatten mahrum bir gönül ile insanlığa huzur ve saâdet getirecek bir eğitim verilemez. Bunun için de Âlemlere Rahmet Efendimiz’in örnek şahsiyetindeki şefkat tezâhürlerinden gereken dersleri almak îcâb eder.

Nitekim Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem-, yüksek şefkat ve merhameti sebebiyle, dertlilerin dert ortağı olur, gariplerin ve kimsesizlerin yanı başında bulunur, insanlığın ebedî kurtuluşu için gecesini gündüzüne katar, bütün imkânlarıyla fedâkârlıkta bulunurdu. O’nun şefkat ve merhameti öyle muazzam bir ufka sahipti ki insanlardan başka, nebâtât ve hayvanat dahî O’nun müşfik yüreğinden nasibini alırdı. Nitekim O Rahmet Peygamberi’nin, Mekke’nin fethine giderken yolda rastladıkları, yavrusunu emziren bir anne köpeğin ürkütülüp rahatsız edilmemesi için bir sahâbîyi başına nöbetçi dikmesi, bunun tipik bir misâlidir.

Bir eğitimci de, insanların derdiyle dertlenen, sıkıntıları için üzülen, saâdet ve selâmetleri için çırpınan, diğergâm bir rûha sahip olmalıdır.

  1. Talebenin Rûhana Girecek Bir Damar Bulabilmek:

İnsan eğitiminde muhâtabın iç dünyasına nüfûz edebilmek zarûrîdir. Zira insanın davranışlarını şekillendiren, onun iç dünyasındaki his ve fikirlerdir. Dolayısıyla eğitimci, talebelerinin aklına, kalbine ve vicdânına hitâb edebilmek için öncelikle onu çok iyi tanımalı, onun kâbiliyet ve temayüllerini doğru tespit etmeli ve buna göre bir dil kullanmalıdır.

Peygamber Efendimiz’in nasıl bir eğitim üslûbu kullandığının en güzel misallerinden biri, O’nun Enes bin Mâlik –radıyallâhu anh– ile olan dostluğudur.

Enes’i hicrette annesi Allah Rasûlü’ne getirerek şöyle diyor: “–Yâ Rasûlâllah! Hayatta size verebileceğim hiçbir şeyim yok. Sadece on yaşında bir Enes’im var. Enes’i size vereyim, hizmet etsin. Ben de huzur bulayım.”

Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem– de kabul ediyor. Efendimiz o vakit elli küsur yaşında, Enes ise on yaşında. On yaşındaki bir çocuk, bir Peygamber’e nasıl hizmet edebilir? Fakat istikbâlin, sırât-ı müstakîm üzerindeki rehber ve yıldız şahsiyetlerini yetiştiren Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bize Hazret-i Enes’in şahsında bir çocuğun nasıl terbiye edileceğini öğretiyor. Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem– yeri geldiğinde onun seviyesine inmesini biliyor, onun hata ve kusurlarını görmezden geliyor, onu merhamet ve muhabbetle yetiştiriyor, neticede kendisine hayran bırakıyor.

Nitekim o küçük Enes, -ki yüz üç yaşına kadar yaşamıştır- bir defâsında şöyle buyurmuştur: “Rüya görüp de, Allah Rasûlü’nü görmediğim hiçbir gecem yoktur.”

İşte bu, iki kalp arasındaki muhabbet akımıdır. Yani bir nevî cereyan hattıdır. Onun için eğitimde, muhabbet ve merhamet üslûbuyla yakın bir alâka kurmak çok mühimdir.

  1. Kalbi Af Dergâhı Hâline Getirmek:

Peygamber Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hayatı, af faziletinin, hattâ affın da ötesinde kötülüğe dahî iyilikle mukâbele edebilmenin zirve misalleriyle doludur. Ki sergilediği bu fazîletler, kalpler arasındaki düşmanlığı bertaraf etmiş, gönülleri İslâm Güneşi’nin etrâfında pervâne eylemiştir.

İnce, nâzik ve derin ruhlu bir insan olması gereken bir eğitimci de, Allah rızâsını dâimâ ön plânda tutarak kimseyi incitmemeli ve kimseden incinmemelidir. Kötülüğe kötülükle mukâbele etmemeli, aşırı katı ve sert davranışların yalnızca kin ve husumet doğuracağını unutmamalıdır. Şahsına karşı işlenen hata ve kusurları affetme olgunluğunu göstererek etrafına dâimâ âlicenaplık, fazîlet ve insanlık dersi vermelidir.

Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.” (Fussilet, 34)

  1. Eğitimci, Hemen Cezâ Vermek Yerine Doğrusunu Göstermelidir:

Bir hata işleyen, şayet bunu câhilliğinden yapmışsa onu cezalandırmak yerine önce ona öğretmek îcâb eder. Eğitimcilik, bir yanlışı görür görmez hemen azarlayıp hakaret etmek değildir. Eğitimci, hata ve yanlışa düşmandır, onu işleyene ise merhametle bakmalı, yaptığı şeyin yanlış olduğunu münâsip bir lisanla îzah etmelidir.

Muâviye bin Hakem –radıyallâhu anh– anlatıyor: Rasûlullah –sallâllâhu aleyhi ve sellem– ile namaz kılarken cemaatten biri aksırdı. Ben de hemen; «yerhamükellah» dedim. Cemaat bana dik dik bakmaya başladı. Bunun üzerine;

“–Vay başıma gelenler! Yâhu bana niye öyle bakıyorsunuz?” deyince de, ellerini uyluklarına vurmaya başladılar. Onların beni susturmaya çalıştıklarını görünce kızdım; ama yine de sustum. Anam, babam Rasûl-i Ekrem’e fedâ olsun. Ne O’ndan önce ne de O’ndan sonra kendisinden daha iyi bir muallim görmedim. Vallâhi beni ne azarladı ne dövdü ne de kötü söz söyledi. Namazı kıldırıp bitirince bana;

“–Bu ibâdetin ismi namazdır. Namaz kılarken dünya kelâmı konuşulmaz. Çünkü namaz tesbih, tekbir ve Kur’ân okumaktan ibarettir.” buyurdu. (Müslim, Mesâcid, 33)

  1. Eğitimci, etrafına pozitif enerji ve rûhâniyet vermelidir:

Eğitimci, talebesini her şeyden önce bir “gönül insanı” olarak yetiştirmeye gayret etmelidir. Peygamber Efendimiz’in talebeleri olan sahâbe nesli, terbiyelerinin öncesi ve sonrası ile bunun güzel bir misâlidir.

Bir kimseyi gönül insanı olarak yetiştirebilmek de, tükenmek bilmeyen bir sabır ve sebat gerektirmektedir. Hiç unutulmamalıdır ki, tahammülsüzlüğün ve şikâyetin başladığı yerde eğitim biter. Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hayatında, çektiği büyük çileler karşısında dahî en ufak bir şikâyet görülmemektedir. Dâimâ Rabbine sığınmış ve O’ndan yardım talep etmiştir.

Bir eğitimci de talebesine karşı hiçbir zaman abus ve alık suratlı, bedbin, zaaf içinde, somurtkan ve asabî olmamalı; bilâkis mütebessim, dirâyetli, ümit ve heyecan dolu olmalıdır. Eğitimci dersine âdeta bir mâbede girer gibi, ibâdet vecdiyle ve edeple girmeli, talebelerini, kendisine tevdî edilmiş ilâhî bir emânet olarak görmeli ve bu şuurla hareket etmelidir.

  1. Yakınlıkta Îtidâli Elden Bırakmamak:

Eğitimcinin şahsiyetinde ifrat ve tefrite, yani aşırılığın hiçbir çeşidine yer yoktur. Meselâ samimiyette hudutlara riâyet etmemek, ekseriyetle lâubâlîliğe sebep olur. Fakat iyi bir eğitimci, bu ikisini birbirinden ayırmasını bilmelidir. Samimî olmalı, dost olmalı, fakat lâubâlî olmamalıdır.

Bunun gibi tevâzû ile zillet, kibir ile vakar vasıflarını da birbirine karıştırmamak îcâb eder. Eğitimci mütevâzı olmalı, fakat aslâ zillete düşmemelidir. İslâm şahsiyetinin fârik vasıflarından olan vakarı elden bırakmamalıdır. Fakat vakur olayım derken de kibre kapılmamalıdır. Yine bir eğitimci güler yüzlü olmalı fakat bunu aşırıya kaçırıp kendisinin hafife alınmasına mahal vermemelidir.

  1. Zorluklara Göğüs Germek:

Cenâb-ı Hak; “Oku!” buyuruyor. Kâinat kitabını ibret gözüyle okumamızı emrediyor. Bir kayanın bâzen bir pınar gibi kaynadığını, bâzen de bağrından ulu bir ağaç çıktığını görerek, zorluklara ihlâs ve gayretle katlanıldığı takdirde en olmayacak işlerin bile olabileceğini anlamamızı istiyor.

Meselâ bir akarsuyun, önüne çıkan dağın üzerinden aşması mümkün değildir. Bu durumda yapılacak tek şey, onun etrafından dolaşmaktır. Bu iş ne kadar zor olsa da, neticeye ancak bu şekilde ulaşılabilir. Zorluklar karşısında gösterilecek sabır da aynen bunun gibidir.

Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hiçbir zorluk karşısında yılmadan, ısrarla ve sabırla vazifesine devam etmesi neticesinde nice ölmüş kalplerin hidâyetle dirilmesi, her eğitimciye numûne olmalıdır. Bu yüzden talebe yetiştirirken, ciddî bir gayret göstermeden; “Ne yapayım, kâbiliyet yok!” diye pes edilmemesi gerekiyor.

Nitekim Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede şöyle buyuruyor: “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.”(el-İnşirâh, 5-6) Yani Cenâb-ı Hak her zorluğun üstesinden gelmeyi sağlayacak bir kolaylık lûtfediyor. Mühim olan, o zorluğu göze alıp onun içinde gizli bulunan rahmete sabır ve sebatla tâlip olabilmek…

   Yeni Akit

 

   manahaber.com bağlantı verdiği sitelerin içeriğinden
   sorumlu değildir.

 

Paylaş :

Diğer Haberler
Tarihî Harran Ulu Camii 8 Asır Sonra İbadete Açılıyor!..
Çamlıca Camii'nde İlk Ezan Okundu
İslam ve Müslümanlar Arasındaki Çelişki
Zikir, İmanı Tecdid Eder!..
İslam, Nefretle Yanan Dünyayı Kurtarmanın Gerçek Yolu
Diyanet'ten Kura-ı Kerim İle Alakalı Önemli Açıklama
Bin Kişiyi Müslüman Yapan Belçikalı Hanımefendi
Başörtüsü Yerli ve Millidir!
ALLAH'TAN KORK!
SIRATI GEÇTİN Mİ?
İnsanlığın Hedefi Yeryüzünün İmarı Olmalı
İmam-ı Azam'dan Önemli Beş Nasihat
Sünnet'siz Bir Kur'an Düşünülemez!..
Güzel Gören Güzel Düşünür
Kafaya Bak! "Öğrenciler Namazın Nasıl Kılındığını Görmesin!"
Avrupa’nın En Büyük Bilimsel İslam Kütüphanesi
Sultan Abdülhamid'in Statükosunu Çiğnemek İstiyorlar
Norveç'te İslam Hızla Yayılıyor
Arapça Kitap Fuarı Devam Ediyor
4. Arapça Kitap Fuarı Başladı
Arapça Kitap Fuarı Açılıyor!..
100 Siyasetname Tercüme Edilecek
Hadis Düşmanlarına Tokat Gibi Cevap
Türkistan'a Yeni Şekil
Diyarbakır’a İslam Bilim Müzesi
2 Yılda Hazırlandı...
Eski Ramazanlar, Yeni Ramazanlar
Selanik'e İslam Sanatları Müzesi
Diyanet Akademisi Geliyor!
Nusaybin'in UNESCO Adayı Camisine Ziyaretçi Akını
Slovenya’da İlk Minareli Cami
Mimar Sinan'ın Bosna'daki Drina Köprüsü
Ziyaretçi Sayısı 2 Milyonu Geçti
Güneydoğu'nun 'Çok Dilli' Kütüphanesi Büyüyor
Yeryüzü Nura Boğuldu O Gece!..
  YAZARLAR
  GAZETE 1. SAYFALAR
  ÖNE ÇIKANLAR
  TARİHTE BUGÜN
19 Nisan 1915
Çanakkale Savaşı'nda İngilizler, torpido atarak E-15 Denizaltısını batırdı. ...
19 Nisan 1920
Kurtuluş Savaşı sırasında Beypazarı, Nallıhan isyanları başladı. ...
19 Nisan 1947
Hindistan ve Pakistan olarak iki ayrı devletine kurulması kabul ...
19 Nisan 1995
Borsada üç rekor birden kırıldı. Bileşik endeks 50 bin ...
 
  SON DAKİKA
» Deprem sonrası yeni önlem: Altın ithalatı durduruldu
» Depremde vefat edenlerin sayısı giderek artıyor!..
» Erkeğin, Hanımına Karşı Görevleri...
» Tarihî Harran Ulu Camii 8 Asır Sonra İbadete Açılıyor!..
» Siirt Fıstığı İçin Müthiş Tesis!..
» Ayasofya'da Gıyabî Cenaze Namazı Kılındı!..
» 31 yıllık Acı: Halepçe!..
» İslam'da Zekâtın Yeri ve Önemi!..
» Almanlar: Müslüman Başbakanı Tartışıyor
» Çamlıca Camii'nde İlk Ezan Okundu
» İmran Han: Keşmir Sorununu Çözen Nobel'e layıktır!..
» İstanbul Havalimanı’nda 16 Bin Kişiye İş Fırsatı!
» Çamlıca Camii'nde İlk Ezan Ne Zaman?
» İslam ve Müslümanlar Arasındaki Çelişki
» Kaza ve Kadere İmanın Mahiyeti
  PARA PİYASALARI
    Alış Satış
  USD %
  EUR %
  HAVA DURUMU
İstanbul /
Ankara /
İzmir /
  NAMAZ VAKİTLERİ
 
  GÜNÜN FOTOĞRAFI    Hepsini gör
  HARİTA

Haritayı Daha Büyük Görüntüle
  SON 24 SAAT
Copyright © 2008 - MANA HABER. Her Hakkı Saklıdır.  
manahaber.com bağlantı verdiği sitelerin içeriğinden sorumlu değildir.
Sitemizde yayınlanan yazı, resim, grafik, ses ve görüntüler, ancak izin alındıktan sonra, kaynak gösterilerek ve link verilerek yayımlanabilir.