Ortalık aydınlandıkça, karanlıkta uğradığımız ihanetlerin sahipleri de açığa çıkıyor.
Hem de ellerindeki suç aletleriyle…
Ansızın, suçüstü yakalanmış olmanın şokunu yaşıyorlar şimdi...
Laf cambazlıklarıyla, suçlarının üstünü örtmeye çalışıyorlar.
Bu yüzden sesleri yüksek çıkıyor, bağırıp-çağırıyorlar.
Tarihî bir dönemdeyiz…
Türk milletinin tekrar “diriliş”inin nişaneleri de vücut buluyor ufak ufak…
Osmanlıca dersi…
Sarayda boy gösteren tarihteki 16 Türk devletinin askerleri…
Sembolik ama, hepsinin anlamı çok değerli…
Ölçü isterseniz, İngiliz ve Yahudi medyasına, içerideki maşalarına bakmak yeterli…
Ama aldırmayın…
Osmanlı’yı içeriden-dışarıdan çökerten onlardı zaten…
Böyle davranmalarından daha doğal ne olabilir…
Siz sadece gördüklerinizi not edin…
Yarın tekrar karşınıza çıktıklarında lazım olacak.
Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası, Türkiye’nin bundan sonraki mücadelesi ‘dışarıda’ demiştik.
AK Parti’nin başına, Başbakanlığa Ahmet Davutoğlu’nun seçilmesi işte bu yüzdendir…
Nitekim, Paris saldırısında gördük önemini…
Avrupalı liderlerle yürüyen Davutoğlu Hoca, önce kirli tezgâhı planlayanların hesabını bozdu...
Sonra gözlerinin içine baka baka, “Müslümanlar Avrupa’nın asli unsurudur” dedi.
Bunun anlamı gayet açıktı…
Avrupalı liderler de gereken mesajı aldı.
O teröristlerin sahiplerinin kimler olduğunu da yazmıştık geçen hafta…
İngiliz medyasını takip edin, tezgâhı kimlerin kurguladığını anlarsınız zaten…
Bu karanlık hesapları kuranlar ve onlara içeride maşalık edenlerle mücadele devam edecektir.
Ama ihmal etmememiz gereken daha önemli bir mesele var…
Hem de öncelikle kendi içimizde…
Osmanlı’nın bize bıraktığı asıl mirasa sahip çıkmak…
Nedir o?
OSMANLI MÜSLÜMANLIĞI…
Asırlardır binbir entrika ile bozulmaya çalışan Anadolu Müslümanlarını, Ehl-i sünnete uymayan, bozuk fırkalardan korumak…
Bulaşanları da düzeltmek, temizlemek…
Bugün İngiliz kurgusu Vehhabiliğin beslediği teröristler nasıl dünyada Müslümanlara, İslamiyet’e saldırıyorsa,
Onlardan kurulu rejim de, Peygamber Efendimiz’in kabrini, Kâbe-i şerifi, Müslümanların kutsal saydığı her ne var ise hepsini yok etmek için aralıksız çalışıyor.
Ârif olan, kastımızı anlamıştır.
Onların kurguladığı karanlık örgütler, Irak’ta, Suriye’de sayısız cami ve türbeyi yerle bir etti bile…
Asıl amaçlarının Kâbe-i şerifi yıkmak olduğunu da açıkladılar …
Bunlar, İngilizlerin Müslümanlar içine soktuğu bozuk fırkaların sadece biri…
Daha nicesi var…
Bunların bir kısmı Türkiye’de inananlar arasına da yerleşti maalesef…
Paralel, bugün en gözle görünür örnek…
Vehhabiler gibi radikal görünmeseler de, maksatları bir…
Ilımlı Müslümanlık adı altında, dinin, Ehl-i sünnet vel-cemaat yolunun temelini bozmak…
Biri silahla yapıyor, öbürü “İslamiyet’i yeniden yorumlamak lazım” hokkabazlığıyla…
Nitekim, Peygamber Efendimize anma haftası etkinlikleri düzenleyerek güya saygı gösteriyormuş görünüp Müslümanların aklını çelenler, o sırada “diyalog” adı altında Kelime-i şehadetten Peygamber Efendimizi çıkarmaya çalışıyordu.
Geçen hafta Peygamber Efendimize hakaret içeren karikatürlerin yayınlanmasında gösterdikleri ibretlik tavır, asıl niyetlerinin de tescili oldu.
Asırlardır Müslümanlara zarar vermek, İslamiyet’i bozmak için oyun içinde oyun kuran İngilizlerin sistemi budur…
Kendileri hiç ortada görünmezler…
Müslümanları kendi içinden vururlar…
Saf, temiz Müslümanların bunu anlaması kolay değildir…
Keza, Vehhabilik-selefi akımların Türkiye’ye bulaşması ve ‘paralel’ yapının çalışmalarında da böyle oldu.
Ne yazık ki bu zihniyet ilahiyat Fakültelerine, Diyanet’e de sirayet etti.
Daha şundan bir buçuk-iki yıl öncesine kadar, sazlı ezan kurslarının haberlerini devletin resmî haber ajansı bile servis ediyordu.
-Sanki yeni keşfedilmiş gibi- camilerimize sandalyeyi, tabureyi onlar soktu.
Tıpkı dev ekranları, ses sistemlerini ibadetlerimize bulaştırdıkları gibi…
Biz, gürültü yapıp Peygamber Efendimize saygısızlık olmasın diye, Hicaz’a giden tren raylarına keçe döşemiş bir milletin torunlarıyız…
Hilafetin son temsilcisi biz idik…
İslamiyet’i, Ehl-i sünneti dünyaya yaymak için asırlardır mücadele ettik, bu uğurda canlar verdik.
Şimdi, İngiliz bozmalarının, “Osmanlı Müslümanlığı”nı yok etme hesabını da bozmalıyız…
Hem de önce kendi ülkemizde…
Eğer bunu yapmazsak, diğer yaptıklarımızın hepsi sembolik kalacak. (Sami Amca Yazıyor)