Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarından satır başları: 3 ay içerisinde 12 katrilyonluk açılış yaptık. 29 Ekim'de İstanbul'da Marmaray'ı açtık. Boğaz'ın 62 metrenin altından geçen tüp geçit. Biliyorsunuz biz Ferhat gibi dağları deldik. Şimdi denizlerden tüp geçiriyoruz. Marmaray'la kıtaları birbirine bağladık. Bir de Boğaz'a 3. köprü yapıyoruz. Onun 4 gidişi 4 gelişi var. Ortasından da tren geçecek. İlkler AK Parti iktidarının işidir. Yıllarca Ordu için üniversite dendi. Yapabildiler mi? Hayır? Ordu şimdi bir tane de şehir hastanesine kavuşuyor. Ne dedik Ordu ve Giresun'a  havalimanı yapıyoruz. İşleri nasıl kolaylaştırıyoruz.Yolsuzluklar içerisindeki bir hükümet bunu başarabilir mi? Bunları ancak gerçek anlamda milliyetçi ve cumhuriyetçi olan AK Parti iktidarı gerçekleştirebilir. Bakın 20. 5 milyarlık yatırımı şehirlerimizle buluşturduk. Bugün sizlerle dertleşmeye geldim. Bu kardeşiniz 19 yıl önce Belediye başkanı oldu. İstanbullular sadece bize inanıyordu. Benden önce CHP ve Anap vardır. Bunlar şunu bilmiyordu. En büyük güç Hak'tır. O gün bütün siyaset mühendisleri şaşırdılar. O gün il merkezindeyim. O gün en çok satan ikinci gazete bize geldi dedi ki "Ne diyeceksiniz?" Dedim ki ne diyeceğim biz seçimi kazandık. Ne diyeceğim. "Ama Anap merkezinde şampanyalar patlatılıyor" dedi. Bilmem dedim yarın ne patlatacaklarını. Tabii gece saat 1'de sonuçlar açıklanınca herkes ne olduğunu gördü. Hamdolsun bu kadar tecrübeden sonra yine yola çıktık. O CHP'nin susuz bıraktığı, çöp dağlarıyla başbaşa bıraktığı İstanbul'u çöpten, susuzluktan İstanbul'u kurtardık. CHP susuzluk demektir, kirlilik demektir. Biz İstanbul'u tertemiz yaptık. Habitat2 toplantısı yapıldı ve İstanbul en temiz şehir seçildi. İlk günden itibaren saldırdılar. 4.5 yıl saldırdılar. Attıkları çamur Allah'ın izniyle bu çamur yapışmadı. Sizin dualarınızla görevimizi AK şekilde bıraktık. Pınarhisar cezaevine girerken onbinler bizi duayla uğurladı. O gün bizi görevden alan yargı bizi neden görevden aldılar? Bunu çok iyi biliyoruz. O gün işlenen hiçbir suç yoktu. O şiir Ziya Gökalp'in bir şiiriydi. Onun için yargıyı, yasamayı ve yürütmeyi çok iyi bilirim. Biz şunu iyi biliriz. Yasama: Millet demektir. Yasama organı milletin vekillerinden oluşur. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yargı ne diyor yürütmeyi tanımam. Bu kirli işlere bulaşmayanları tenzih ederim. Birileri kalkıp intikam alacak diye yürütmeye emir verecek. Bunu yapanlar er ya da geç hesabı öder. Yargıya sesleniyorum. Siz de kendinizi temizleyin. Bizler siyasete başlarken üzerimize atılan çamur üzerimizde durmadılar. İşte son yapılanlar, sosyal medyada yapılan pespayelikler. AK Parti'yi bu işlerle karalayamazsınız. Sermaye sahiplerine sesleniyorum: Siz kaybedersiniz. Medya'ya sesleniyorum: Siz kaybedersiniz Siz. Siz bu millete savaş açıyorsunuz. Bu millet size hesabı ödetir. İnşallah 30 Mart'ta bu millet size hesabı soracak ve gerekli dersi verecek. Çünkü biz bu millete hizmetkar olmaya geldik. Çünkü bizim efendimiz millettir. Fatsa'dan bütün Türkiye'ye sesleniyorum: Kula kulluk olmaz. Sadece Allah'a kul olunur. Ve Hakk'a kul olun. İradesini bir yerlere teslim edenlerden olmayın. Sadece Hakk'a teslim olun. Bizim şaşmaz bir doğrumuz var. Böyle geleceğe yürürüz. Zaten benim halkım bunu bilir.  Son günlerde son derece alçakça bir kampanya yürütülüyor. Bu kampanya sadece AK Parti'ye değil. Büyük Türkiye'ye yapılmış bir operesyon. Bu işin kökü dışarıda. Bu paralel devlet devlet içinde devlet kurmuş.